Freitag, 8. Januar 2016

Haberin son paragrafından:
'Yerel kalkınmayı sağlamak açısından sürdürülebilir turizm projelerini desteklediklerini ifade eden Anadolu Efes Kurumsal İletişim Yöneticisi Zümre Yıldırım, “Gelecek Turizmde” 8 yıldır sürdürülebilir turizm modelleri yaratarak yerel kalkınmaya destek oluyor, Türkiye’nin birçok bölgesindeki değerleri gün ışığına çıkarıyoruz. Göbeklitepe’de Taş işçiliği projesi de destek olduğumuz 9 projeden birisi. Proje kapsamında taş işçiliği zanaatının yeniden canlandırılması amacıyla 6’sı kadın 20 taş işçisi istihdam edilerek bir atölye kuruldu. Tarihi günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’deki taş işçiliğinin canlandırıldığı atölye sayesinde, taş işçilerinin elinden çıkan taş motiflerinin inşa edilecek yeni binalarda kullanılması ile kente bir kimlik kazandırılacak” dedi.'

burdan sonrası benden:

Üzgünüm, habere göre  proje içinde bulunan sevdiğim isimler de var Urfa' dan, ama sizleri severim diye düşündüğümü söylemekten kendimi alıkoymam doğru olmaz. Bu 'Göbekli Tepe' deki taş işçiliğini canlandırma' projesi, ya içeriği ile adı uyuşmayan ya da Göbekli Tepe ve neolitik dönem ile ilgili eksik bilgilerle oluşturulmuş bir proje... öncelikle isimlendirmeden, benim ve büyük ihtimalle duyan çoğu kişinin anlayacağı şey şu olacak, 'Göbekli Tepe de 12000 yıl önce yaşayan taş işçiliğini ve tekniklerini günümüzle buluşturmak' ...Ama  Göbekli Tepe' de yaşayan, taş eserleri yapan insanlar sadece taş aletler kullanıyorlardı, bir de bunun üstüne günümüze kadar kalmayan organik maddeler de kullanmış olabilirler, ahşap falan..Şimdi Göbekli Tepe'deki taş işçiliğini canlandırma hedefi ile yola çıkarak neye  ulaşmaya çalışıyoruz, Göbekli Tepe'deki insanlar gibi mi taş işleyeceğiz? o zaman bırakıyoruz metal keskileri , balyozları falan...İyi kalitede homojen dokulu çakmaktaşı yumruları bulacağız, en iyisi bunları taze taze çıkaracağımız taş ocakları bulacağız, sonra  o yumruları alıp başka taştan çeşitli büyüklükte vurgu taşları ile yontaraktan( yani bilinçli, planlı vuruşlarla kıraraktan) çift vurgu düzlemli navi formlu bir dilgi çekirdeği haline getireceğiz, Göbekli Tepe' de öyle yapmışlar. Devamında bu çekirdekten, uzun düzgün dilgiler çıkaralım, sonra   bunlara düzelti yapalım ok ucu,  kalem keski, kazıyıcı, delici falan olsunlar...yok çakmaktaşları kalsın biz kireçtaşlarından bir şey yapalım diyorsak, şöyle en irisinden bir dikilitaş, üzerine hayvan kabartmaları falan,  o zaman yine iyi bir taş ocağı bulmamız gerekiyor, kireçtaşının en iyileri  Göbekli Tepe'de, boşuna değil 12000 yıl öncesinin insanları orada, o noktada Göbekli Tepe'de bu işler için buluşmuşlar, ama biz bugün oraya gidip modern faaliyetlerde bulunmuyoruz tabii yoksa bu büyük bir felaket ve barbarca bir tahrip olur, o yüzden  başka bir yerde olsun bu taş ocağı, Göbekli Tepe'  liler gibi çalışacaksak, burda da yumru taşlarla, günlerce vura vura anakayadan kopuş hattı oluşturup bir blok çıkarmamız gerekir... ve eğer tüm bunları da yaparsak ve hele bir de çalışma sürecini de belgelersek  bunun adı  'deneysel arkeoloji' olur. Buna yönelik  bir workshop, kurs vs. da yapılabilir neden olmasın, deneysel arkeolojiye gönül vermiş, iki dakikada 12000 yıl öncesinin moda okuçlarından bir tane yapıveren bir sürü insan var dünyada, onlar davet edilir,  kursa bayıla bayıla katılacak insanlara neolitik dönem insanı gibi çakmaktaşı alet yapılması gösterilir,  tekrar turist gelmeye başlarsa Urfa'ya  güzel bir atraksiyon da olur bu, gelenlere düzenli olarak Müze bahçesinde ya da Kültür Müdürlüğü bahçesi daha da güzel orada, böyle bir faaliyete katılma şansı oluşturulabilir.
Ben şimdi yapılan projenin isminin getireceği yanlış algılama nedeni ile döşedim bu kadar metni ama aslında tahminimce kursun içeriği, her türlü modern metal aletle, keskilerle falan taş ocağından kesilip getirilmiş kireçtaşı blokların üstüne , modern mimari elemanları olarak kullanılabilecek motifler yontmak..Göbekli Tepe adının projenin  yanına ilişmesinin nedeni, bu adın bonus değeri sanırım...neyse siz bildiğinizi yapın, arkeologlar ayrıntılarda boğulur, siz bakmayın bize...
https://www.facebook.com/cigdem.koksal.965?fref=nf&pnref=story