Karmakarışık ama rahat çalışma odasına son bir bakış ile Göbekli
Tepe‘ ye vedanın Almanya kısmını da ardımda bıraktım…Çalışma arkadaşlarım Jens
ve Oliver dan ve yıllardır Klaus un yanında birlikte yaptığımız çalışmalardan
uzak kalacağıma üzgünüm, şu bilgisayarın başına oturduğumda önüme açılan sonsuz
araştırma imkanlarını da özleyeceğim ama en azından bunu kütüphanelerde telafi
edebilirim…
Klaus’un, kazı ve araştırma tecrübesi ya da araştırmacı
vasıfları nedeni ile değil, anadili nedeni ile, metinleri düzeltmede lazım olur
diye projeye aldığı, kazıyı da bir
görsün diye bir sezonluğuna Urfa‘ ya götürdüğü ama Klaus un aramızdan ayrılması ile birdenbire bu muhteşem kültür varlığının ve araştırma sonuçlarının üstüne adeta konma
şansı kendine sunulan ve bunu dibine kadar kullanan ve anlaşılan Türkiye deki
biat sistemine de pek uygun karakterdeki densiz, saygısız insanı ve sayesinde
ortaya çıkan huzursuz çalışma ortamını ise özlemeyeceğim kesin... Klaus a
sağlığında değer vermeyi bilmeyen, bana başsağlığı dilemeye bile tenezzül
etmeyip aksine hayatını biraz daha zorlaştıralım gayretine düşen enstitünün
Türkiye şubesi yetkilileri ise, siz zaten benim için çoktan en diptesiniz, yıllardır Klaus
a ve bana ve Göbekli Tepe‘ ye destek
değil sadece köstek oldunuz…
Hayatımın en zor ve en radikal kararlarından biri idi ama
bir yandan da büyük bir girdabın içinden çıkmış gibi hissediyorum kendimi…Göbekli
Tepe‘ ye olanlara uzaktan içim
sızlayarak bakacağım...ziyarete falan gittiğimde giriş ücreti de talep ederler
bunlar benden artık...olsun alırım biletimi gezerim 20 yılımızın üzerinde,
Klaus da bana eşlik eder, o hep orada olacak...
Çok yazık Çiğdem Köksal Schmidt, ne kadar vefalı olduğumuzu görüyor musun? Neredesin liyakat!
AntwortenLöschen